Atatürk ve Din
Ana Sayfa

7. Atatürk'ü Etkileyen İdeolojiler

Mustafa Kemal birden bire Atatürk olmamıştır. Onu devrimci yapan olaylar, okumalar, askerî ve siyasi tecrübeler vardır. Bize göre akla, bilime ve deneysel gözleme vurgu yapan tüm akımların kendisi üzerinde az ya da çok etkisi olmuştur. Bu etki her gördüğü yeniliğin üzerine eğilen Atatürk'ün araştırmacı karakterinin doğal sonucudur.1

Mustafa Kemal'in doğduğu asırda pek çok düşünce yapısı gelişmiş, hayata, tarihe ve insanlığa dair görüşlerini ortaya koymuştu. Atatürk'ün düşünce yapısının oluşmasında rol oynayan olaylar, kitaplar ve düşünürlerin bilinmesi konumuzun omurgasını oluşturmaktadır. Eğitim öğretim hayatı, okuduğu yüzlerce eser onun fikir dünyasına şekil verdiği gibi,2 araştırmalarının neticesinde Atatürk'ün kaleminden kendine has üslubu ile dökülen satırlar da Kemalist devrime yön vermiştir.

Onun yazılarını/konuşmalarını incelediğimizde kendisinden önce ve çağdaşı olan düşünürlerin izlerini görmekteyiz. Atatürk'ün zihni, incelediği kitapların özünü posasından ayıran kazan gibidir; süzüp elekten geçirdiği bu bilgileri geliştirerek devlet yönetiminde, tarihi ve doğayı okumada kullanır.

Ancak diğer akımlara oranla Pozitivizmin,3 ondan da öte vahyi ve fizik ötesi her bir kavramı reddeden, maddeyi önceleyen, bilimi ve aklı tek ölçü kabul eden Materyalizmin izleri daha fazladır. Okumuş olduğu Abdullah Cevdet gibi dinleri ağır bir şekilde eleştiren düşünürler ve şairler (bunların başında Tevfik Fikret gelir4) onun hayata, dinlere ve doğaya olan bakışını büyük ölçüde etkilemiştir.5

Kısaca Atatürk'ün dinler tarihi ve araştırmaları konusunda etkilendiği üç ana unsur vardır:

a) Fransız İhtilali ve Pozitivizm

b) Materyalizm

c) Darwinizm

Elbette başka fikir akımları ve hadiseler de zikredilebilir ancak biz bu üç ana unsurun daha baskın olduğunu Atatürk'ün ifadelerinden anlıyoruz.

Fransız İhtilali ve Pozitivizm

Her fikir akımı kendisinden önceki baskın akımın etkisi ile doğar ya da ondan beslenir. Her düşünce yapısının etki ettiği veya etkilendiği ideolojilerin varlığı tartışılmaz bir gerçektir. Fransız ihtilalinin dinlerle hesaplaşan, inançlara ağır eleştiriler getiren yönü Kemalist kadroya aynen yansımıştır.

Atatürk şöyle der: "Biz hepimiz, Fransa'nın kültür kaynağından içtik."6 Bu sözüyle özellikle 1789 Fransız ihtilalinin kendisi ve arkadaşları üzerindeki etkisini ifade etmiştir. Atatürk'ün başka beyanları da mevcuttur:

Fransa İhtilali bütün Cihana hürriyet fikrini nefheylemiştir/üflemiştir ve bu fikrin halen esas menbaı/kaynağı bulunmaktadır. Fakat o tarihten beri beşeriyet ilerlemiştir. Türk Demokrasisi Fransa ihtilalinin açtığı yolu takip etmiş, lakin has vasf-ı mümeyyizle inkişaf etmiştir. Zira her millet inkılabını içtimai muhitinin tazyikat ve ihtiyacına tabi olan ve hal ve bu ihtilal ve inkılabın zaman-ı vukuuna göre yapar.7

Uzmanlar, Atatürk, Fransız İhtilali ve Pozitivizm arasındaki ilişkiyi şöyle yorumluyor:

Atatürk, 1789 Büyük Fransız İhtilali'ni yapanların anladığı biçimde, Aydınlanma Çağı'nın pozitivist felsefesine bağlıdır. O, pozitif bilim düşüncesinin, Türk insanının sosyal ilişkilerinde, toplum ve kâinat anlayışında kılavuz olmasını, gelenek yerini aklın almasını özlüyordu.8

Atatürk'ün düşünceleri, inanışları ve olaylara yaklaşımı onun pozitivist bir görüşe de sahip olduğunu göstermektedir. Aslında, aklı ve bilimi ilke olarak kabul eden bir kişinin pozitivist olmaması mümkün değildir. Laik olmak pozitivist olmanın bir gereğidir. Bilindiği gibi pozitivizm-olguculuk ya da uygulayıcılık- araştırmalara, olgulara, gerçeklere dayanan, fizik ötesi açıklamaları kuramsal olarak olanaksız, pratik olarak yararsız gören, deneyle denetlenemeyen soruları sözde soru olarak niteleyen felsefi akım olarak tanımlanmaktadır.9

Kemalizm-Pozitivizm etkileşimi tartışmalı bir konudur. Kemalizm'in dini yorumlama noktasında pozitivizm ile akrabalığı vardır diyebiliriz ancak Kemalist anlayışın temelinde tamamen ve sadece pozitivizmin olduğu iddia edilemez.10

Materyalizm

Materyalizmin Atatürk üzerindeki etkilerini tartışmadan önce kavram olarak Materyalizm neyi ifade eder bunu netleştirelim.

Yapılan tanımlamaların özeti11 olarak diyebiliriz ki Materyalizm; varlık âleminin özünde maddenin bulunduğunu savunup fizik ötesi varlıkları reddeden felsefi akımdır. Bu akıma göre madde kendisini geliştiren, evrimleşen ve kendi kendine var olan, sonsuz, ölümsüz ve öncesiz varlıktır. Kâinatta cereyan eden tüm hadiselerin sebepleri ve sonuçları yine bu tabiatın içinde, tabiat/fizik kanunlarında aranmalıdır. Yine materyalizme göre varlığın ilk ve tek sebebi maddedir. Bu noktada materyalizm tabiatüstü/ötesi güçleri kabul etmez. Bu yüzden doğayı yöneten evren üstü bir güç olmayıp var olan ve kendisini yenileyen tek gerçek maddedir. Daha ilk adımda Tanrı ile mücadele halinde12 olan materyalizme göre tüm dinler insanların cehaletleri/korkuları sonucu ürettikleri kurumlardır. Ruh, cin, melek, Tanrı gibi kavramlar insan bilinci tarafından üretilmiş ve gerçekliği olmayan boş inanışlardır. İnsan için gerçek çözümler vahiyle değil doğanın içinde yer alan fen/fizik kanunlarının tespit ve tatbiki ile mümkündür. Bu anlayışı benimseyen kimseye "Materyalist" denilir.13

Atatürk'ün materyalist düşüncelere sahip olduğu tüm araştırmacıların bildiği bir gerçektir. Ancak bu gerçeğin üzeri örtülür14 ya da Mete Tunçay'ın yaptığı gibi Atatürk'ün materyalist eğilimleri dilin ucu ile ifade edilir.15 Türk Tarih Kurumu başkanlarından Enver Ziya Karal daha cesur bir tavırla Mustafa Kemal'in Tanrı'nın yerine doğayı koyduğunu açıkça söyler.16 Falih Rıfkı'nın naklettiğine göre Diyarbakır'da Kurmay Başkanı İsmet Bey ile gezen Atatürk, İsmet beye "Çabuk bana yeni bir din bul! Ağaç dini. Bir din ki, ibadeti ağaç dikmek olsun." demiştir.17 Atatürk'ün materyalist bakış açısı ile evreni değerlendirip Tanrı'nın yerine tabiatın doğal sistemini kabul ettiğini Atatürkçü Düşünce Derneği kurucu üyeliği ve başkanlığı yapan Özer Ozankaya da aynı cesaretle uzun uzun anlatır.18

Şimdi sözü doğrudan Atatürk'e bırakalım, maddeci düşünce yapısını kendisinden dinleyelim:

Evvela sosyalist olmalı, maddeyi anlamalı.19

Hayat hayallere dayanmaz; hayat maddiyata dayanır.20

Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti, millidir; tamamıyla maddidir, hakikatperesttir.21

... Kendimizi, tamamıyla hissiyattan maddiyata sevk ettik. Maddiyata dayandık...22

... Hayat için, muvaffakiyetler için en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlim ve fennin haricinde yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir, sapkınlıktır. Yalnız, ilmin ve fennin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının gelişmesini idrak etmek ve ilerlemelerini zamanında takip eylemek şarttır. Bin, iki bin, binlerce sene evvelki ilim ve fen lisanının çizdiği düsturları, şu kadar bin sene sonra bugün aynen tatbike kalkışmak elbette ilim ve fennin içinde bulunmak değildir...23

Atatürk yaşamın oluşumunda yaratılışı ve yaratıcıyı kabul etmez, ona göre yaşam tabiatın doğal döngüsü içinde kendi kendine başlamıştır:

Hayat, herhangi bir tabiat dışı etkenin müdahalesi olmaksızın dünya üzerinde tabii ve zaruri bir kimya ve fizik seyri neticesidir.24

Yine Atatürk'e göre insana gelişim kazandıran ve kabiliyetler veren Allah değil, parçası olduğu, her şeyden büyük olan maddi âlemdir:

Tabiatın, her şeyden büyük ve her şey olduğu anlaşıldıkça tabiatın çocuğu olan insan, kendinin de büyüklüğünü ve haysiyetini anlamaya başladı. İşte, insanlar, bu idrak derecesine yükseldikten sonradır ki tabiatın, insanda yarattığı bütün kabiliyetler, faaliyetlerini serbest olarak yapmak ve inkişaf etmek lazımdır; bu lüzum tabiîdir; tabiatın verdiği haktır, fikrine vardılar.25

Atatürk'ün dinler hakkındaki bütün yorumlarında dinlerle hesaplaşma içinde olan tanrı tanımaz ya da deist filozofların düşünceleri ile karşılaşırız. Bu açıdan şu tespitler son derece önemlidir:

(...)Diyebiliriz ki, Kemalist Devrim'in önderlerini din konusunda en çok etkileyen filozoflar Jean Meslier ve D'Holbach olmuştur. Meslier'nin Allah'ı ve ilahiyatı güçlü ve mantıklı bir şekilde çürütmesi bu etkiyi açıklıyor. Öte yandan kitabın Türkçeye çevrilmiş olması da ikinci bir etkendir. Meslier'nin görüşlerini, Atatürk'ün kendi eliyle yazdığı Medeni Bilgiler kitabında buluyoruz. Tanrısız filozofun birçok saptaması, ortaokullarda okutulan ders kitabına, hemen hemen aynı ifadelerle aktarılmıştır: Dinlerin başlıca etkenleri, cehalet ve korkudur. İnsan Allah'ın yaratığı değil, doğanın ürünüdür. Dinler tahakküm aracıdırlar. "Hayır ve şer" (iyilik ve kötülük) Allah'tan gelemez. Ahiret uydurmadır. Cehennemin icat edilmesi, fenalığı engelleyemeyecek derecede saçmadır. Sözde mucizeler de saçmadır, kaynakları şüphelidir, kesinlikle kanıtlanamaz. Ahlak ve fazilet için dine gerek yoktur. Tarih öğretir ki, bütün dinler milletlerin cehaletlerinin yardımıyla ilahlar tarafından gönderildiğini söyleyen adamlar tarafından kurulmuştur. Yahudilik, Mısır dininden kaynaklanmıştır. Hıristiyanlık ve Müslümanlık da Yahudilik ve Arabistan'ın eski dininden oluşur. (...) Holbach, Allah kavramının, ilkel insanların doğa olayları karşısında duyduğu korku ve cehaletten doğduğunu açıklar. Dinin kökeni, çoğunluğun korkusu ve azınlığın yalanıdır. Atatürk'ün "Doğa insanı türetti, kendisine taptırdı da" el yazısıyla belirttiği görüşü, Feuerbach'tan alınmadır. Feuerbach'a göre madde yaratılamaz, sonsuzdan beri vardır ve sonsuza kadar da olacaktır. Doğanın nedenleri, doğanın kendisinden araştırılmalıdır. Doğanın ve yine doğa yaratığı olan insanın dışında hiçbir şey yoktur. Dinsel hayal gücümüzle yarattığımız varlıklar, bizim kendi öz varlığımızın hayali bir yansımasından başka bir şey değildir. Feuerbach, maddi dünyanın, ilke olarak bilinebileceğini de kanıtladı; insanların gerçeği doğru olarak anlayacakları durumda olduğunu gösterdi. Atatürk'ün bilinmezciliği reddeden ve insan zekâsının her şeyi keşfedebileceğini belirten görüşleri, yalnız düşünce olarak değil, ifade olarak da Feuerbach'ı hatırlatmaktadır.26

Görüldüğü üzere madde üzerine yoğunlaşan M. Kemal Paşa ilerlemeyi, gelişmeyi ve yaşamın başlangıcını maddeci bir dille yorumlar ve materyalist düşünürlerin görüşlerini güçlü bir şekilde tekrar eder.27

Darwinizm

Darwinizmin Atatürk üzerinde etkileri son derece derindir:

Cumhuriyet Devrimi'nin eğitimi, canlıların ve insanın oluşumunu Darwin'in teorisiyle açıklamıştır. Tarih ve Medeni Bilgiler kitaplarının ilgili bölümleri, Darwincidir. Kemalizm üzerine inceleme yapan herkes bu konuda görüş birliği içindedir. Atatürk'ün Darwin'in görüşlerini, Wells'in Cihan Tarihinin Umumi Hatları adlı kitabından notlar alarak ve altlarını çizerek dikkatle okuduğu görülüyor. Ders kitaplarındaki açıklamaların içeriği, bu notlardan yararlanılarak yazıldığını düşündürüyor. Cumhuriyet'in evrim teorisine ilişkin tavrı berrak ve vurguludur. Denebilir ki, Kemalizm dinsel dogmalara karşı mücadelesini özellikle yaratılışın reddinde yoğunlaştırmıştır.28

Yazar tespitlerinde isabetli olduğu gibi yalnız da değildir. Atatürk'ün yaratılış inancının karşısına evrimci anlayışla çıktığı zaten bilinen bir gerçektir. Kemalist kadronun ideolojisini yansıtan resmî belgeleri, eğitim müfredatını, söylev ve demeçlerini inceleyen herkes bu durumu fark edecektir.

Sözü yine Atatürk'e bırakalım:

... Hayat sıcak, güneşli, sığ bataklıkta başladı. Oradan sahillere ve denizlere yayıldı; denizlerden tekrar karalara geçti. İlk hayvan denizlerde balık ve karalarda muhtelif kemikli mahlûklar oldu; bunlar muhtelif uzun devirlerde şekilden şekile girerek geliştiler. Şimdi insanların nereden ve nasıl geldiği hakkındaki görüşü tespit edelim: İnsanlar sularda kaynaşıp çırpınan bir mevcuttan bugünkü şekline geldi. İnsanın bugünkü yüksek zekâ, idrak ve kudreti milyonlarca ve milyonlarca nesilden geçerek hazırlandı. Artık insan bugün tabiatın nihayetsiz büyüklüğüne ve tabiat içinde kendi türünün mukadderatına gittikçe büyüyen bir irade ve şuur ile bakıyor.29

Fark edildiği gibi Atatürk, insanın dünyaya gelişini yaratılışı dışlayarak anlatır, ona göre yaratılış yoktur evrim vardır. Şu ifadesi daha da nettir:

İnsanlar, "kurtçuklar" gibi sulardan çıktılar önce... İlk atamız balıktır. İşler daha da ilerledikçe, o insanlar, primat30 zümresinden türediler. Bizler maymunlarız, düşüncelerimiz insandır.31

Atatürk'ü etkileyen ve Kemalist devrime de yön veren üç unsura kısaca değindik.32 Atatürkçülüğü kavramanın yolu, Kemalist ideolojinin zihinsel/felsefi dayandığı temellerinin anlaşılmasında geçer, bu nokta hatırdan hiç çıkarılmamalıdır. Kitabımızın ilerleyen kısımlarında konu daha da genişletilip çok sayıda belge ve kaynak sunulacaktır.


Footnotes

  1. Macit Gökberk, Aydınlana Felsefesi, Devrimler ve Atatürk, Cumhuriyet Gazetesi, s. 51; Şerafettin Turan, Atatürk'ün Düşünce Yapısını Etkileyen Olaylar, Düşünürler, Kitaplar, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 7. Basım, s. 10-12; Şerafettin Dönmez, Atatürk'ün Çağdaş Toplum ve Din Anlayışı, Ayışığı Kitapları, 1998, s. 23-52 ve Atatürkçü Düşünce, Atatürk Araştırma Merkezi, 1992 Basım, s. 91-93 (Utkan Kocatürk, "Atatürkçülük, Atatürk İlke ve İnkılapları" başlıklı makalesinden).

  2. Atatürkçü Düşünce, Atatürk Araştırma Merkezi, 1992 Basım, s. 643 (Abdurrahman Çaycı, Atatürk ve Çağdaşlaşma isimli makalesi).

  3. İsmet Giritli, Kemalist Devrim ve İdeolojisi, İstanbul Üniversitesi Yayınları, 1980 Basım, s. 4; Şerafettin Turan, Atatürk'ün Düşünce Yapısını Etkileyen Olaylar, Düşünürler, Kitaplar, s. 12-14, Zafer Toprak, Darwin'den Dersime Cumhuriyet ve Antropoloji, Doğan Kitap 1. Basım, s. 68 ve Anıl Çeçen Atatürk ve Cumhuriyet, "S" Yayınları, 2. Basım, s. 98-100.

  4. Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, c. 11, Sayı: 33, s. 709-719, Kasım 1995.

  5. Hüseyin Aydın, Atatürk'ün Usul ve Felsefesinden Cumhuriyet'in Resmî İdeolojisine, Akdeniz Üniversitesi Matbaası, 2017 Basım, s. 107-130 ve Mustafa Baydar, Anılarla Fikret ve Atatürk. Varlık Dergisi, Sayı: 708, 1967, s. 8-9.

  6. Atatürk'ün Bütün Eserleri, Kaynak Yayınları, 1. Basım, c. 16, s. 148.

  7. Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Türk Tarih Kurumu Basımı, Ankara 1997, s.120. Daha fazla detay için bkz. Bengül Salman Bolat, Fransız İnkılâbı'nın Türk Modernleşme Sürecine Etkileri, Gazi Üniversitesi, Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi, c. 6, sayı, 1, s. 149- 167. Ayrıca; Şerafettin Dönmez Atatürk'ün Çağdaş Toplum ve Din Anlayışı, Ayışığı Kitapları, İstanbul, 1998, s. 43-46.

  8. Halil İnalcık, Atatürk ve Demokratik Türkiye, Kırmızı Yayınları, 2. Basım, s. 39.

  9. Şerafettin Yamaner, Atatürk, Öncesi ve Sonrası Kültürel Değişim- Değişim Felsefesi ve Toplumsal Özü, Toplumsal Dönüşüm Yayınları, 2. Basım, s. 157.

  10. Sina Akşin, Atatürk Devriminin Felsefesi, Bilim ve Ütopya dergisi, Mayıs, 2009, s. 18-21 ve Doğu Perinçek, Kemalist Devrim-5/Kemalizmin Felsefesi ve Kaynakları, Kaynak Yayınları, 1. Basım, s. 59-65.

  11. M. Rossenthal ve P. Yudin, Materyalist Felsefe Sözlüğü, Sosyal Yayınları, (Tercüme: Aziz Çalışlar), s. 318; Meydan Larousse Ansiklopedisi, Meydan Gazetecilik ve Neşriyat, c. 12, s. 554-555, Emrullah Kılıç, Materyalizm Karşısında Ali Fuad Başgil, s. 25-26; Oliver Bloch, Materyalizm, Tercüme: Mine Küpçü, İletişim yayınları, 1. Basım, s. 21-23; Süleyman Hari Bolat, Doktrinler ve Terimler Sözlüğü, Akçağ Yayınları, 8. Basım, s. 275-293 ve Burhan Oğuz, Tarihi Gelişimiyle Dünyada ve Türkiye'de Laiklik, Anadolu Aydınlanma Vakfı Yayınları, 2. Basım, s. 88-89. Materyalizmin başlangıcından günümüze kadarki tarihi seyri için bkz. Friedrich Albert Lange, Materyalizmin Tarihi ve Günümüzdeki Anlamının Eleştirisi Cilt 1-2, Sosyal Yayınları.

  12. Jean-Paul Sartre, Materyalizm ve Devrim, Toplumsal Dönüşüm Yayınları, 1998, s. 9-11.

  13. Aydın Topaloğlu, Diyanet İslam Ansiklopedisi (DİA), Materyalizm Mad. c. 28, s. 137.

  14. Ahmet Faruk Kılıç, Sosyo-Kültürel Faktörler Açısından Atatürk ve Din, Dem Yayınları, 1. Basım, s. 191-198.

  15. Mete Tunçay, Türkiye Cumhuriyeti'nde Tek Parti Yönetiminin Kurulması (1923-1931), Cem Yayınevi, 3. Basım s. 213.

  16. Türk Dil Kurumu Yayınları, Atatürk'e Saygı, 1969 Basımı, (Enver Ziya Karal'ın İnsan Olarak Atatürk başlıklı makalesi), s. 132.

  17. Falih Rıfkı Atay, Çankaya, Bateş A.Ş., 1984 Basım, s. 526.

  18. Özer Ozankaya, Atatürk ve Laiklik Atatürkçü Düşüncenin Temel Niteliği, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1. Basım, s. 143-160.

  19. Atatürk'ün Bütün Eserleri, Kaynak Yayınları, 1. Basım, c. 1, s. 15.

  20. Atatürk'ün Bütün Eserleri, Kaynak Yayınları, 1. Basım, c. 15, s. 57.

  21. Atatürk'ün Bütün Eserleri, Kaynak Yayınları, 1. Basım, c. 14, s. 316.

  22. Atatürk'ün Bütün Eserleri, Kaynak Yayınları, 1. Basım, c. 16, s. 136.

  23. Atatürk'ün Bütün Eserleri, Kaynak Yayınları, 1. Basım, c. 17, s. 44.

  24. Atatürk'ün Bütün Eserleri, Kaynak Yayınları, 1. Basım, c. 24, s. 18.

  25. Atatürk'ün Bütün Eserleri, Kaynak Yayınları, 1. Basım, c. 23, s. 44-45.

  26. Doğu Perinçek, Kemalist Devrim-5/Kemalizmin Felsefesi ve Kaynakları, Kaynak Yayınları, 1. Basım, s. 41-44 ve 54-55. Ayrıca; Şerafettin Dönmez Atatürk'ün Çağdaş Toplum ve Din Anlayışı, Ayışığı Kitapları, İstanbul, 1998 Basım, s. 46-52.

  27. Atatürk ve Kemalizmin materyalist görüşlerinin detaylı analizi için bkz. Muzaffer Taşyürek, Kemalist Laikliğin Temelleri, İhtar Yayıncılık, 1994 Basım, s. 69-118. Onur Atalay, Türk'e Tapmak Seküler Din ve İki Savaş Arasına Kemalizm, 1. Basım, İletişim Yayınları, s. 152-156.

  28. Doğu Perinçek, Kemalist Devrim-5/Kemalizmin Felsefesi ve Kaynakları, Kaynak Yayınları, 1. Basım, s. 52-53.

  29. Atatürk'ün Bütün Eserleri, Kaynak Yayınları, 1. Basım, c. 24, s. 18.

  30. Maymunları da içine alan memeliler takımı.

  31. Enver Ziya Karal, Atatürk'ten Düşünceler, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 3. Basım, s. 162.

  32. Atatürk'ün düşünce yapısının oluşumunda sadece dış kaynaklar değil iç kaynaklar da mevcuttur. Osmanlı'daki Materyalist ya da Pozitivist düşünürler gibi. Kitabımızın hacmini zorlamamak için buralara girmiyoruz. Bkz. Halil İnalcık, Atatürk ve Demokratik Türkiye, Kırmızı Yayınları, 2. Basım, s. 34-39. Ayrıca; Kemalizmin Fikri Kaynakları, Atilla Yargıcı, İttihad Yayıncılık, 1993 Basım.

On this page